Profesör Hanım

      Kitap okumuyoruz. Öncelikle bu gerçeği bir kabullenmemiz lazım. Bu büyük toplumsal bir sorun aslında. Şunu bilmelisiniz ki bir sorunu ortadan kaldırabilmeniz için önce o sorunu kabul etmeniz lazım yoksa işiniz zor. Peki gelelim asıl sorunun cevabına ‘Neden okumuyoruz?’.                       Bu sorunun altında yatan temel nedenler çok geniş kapsamlıdır.Çünkü herkesin okumaktaki amacı farklı.Bu yüzden önce neden okumamız gerektiğinin  cevabını bulmalıyız. Bu sözü çok duymuşsunuzdur, ‘kitap oku!’ . Peki neden okumalısınız ?. Bilgi edinmek için mi, kaliteli zaman geçirmek için mi, daha iyi ve etkili konuşmak ve toplum arasında yer edinmek için mi, saygın olmak için mi.. vs.      Eğer bu amaçlardan herhangi biri için kitap okumaya yeltendiyseniz, size kötü bir haberim var. Kitap çıkar amaçlı okunmaz. Ve zaten toplum bu yüzden okuyamıyor. Kitap tek bir amaçla okunur ve aslında bu yaşamın anlamına erişmenin de, insanın en önemli özelliğini açığa çıkartmanın da tek yoludur.   ’ME

     Günümüzde neredeyse kronik bir hastalık halini almak üzere olan sosyal medya bağımlılığı, insanları esir almış durumda. Sanal ortam gerçek hayatın yerini almış, insanlar yüz yüze konuşmayı unutmuş hatta kendilerine has bir dil oluşturarak kendi ana dillerini verimli bi şekil de bile kullanamaz hale gelmiştir. Peki siz de sosyal medya bağımlısı mısınız? Gelin test edelim.             -          Her yaptığınız aktiviteyi sosyal paylaşım sitelerinde sürekli paylaşıyor musunuz?             -         Sürekli yer bildiri mi yapıyor musunuz ?             -       Toplumsal ortamlarda ( metro,tramvay,vapur,cafe..vs) sürekli telefonunuzla uğraşıyor ve açık Wifi arıyor musunuz ?             -          Tatil günlerinizde arkadaşlarınızla buluşmak yerine internetten veya telefondan görüşmeyi mi tercih ediyorsunuz ?            -          Sosyal medyada geçirdiğiniz zaman dilimi çevrenizdeki insanlarla geçirdiğiniz zaman diliminden daha mı fazla ?           -          Sosyal pay

          Çevreme baktığımda dikkatimi çeken önemli faktörlerden birisidir insanların kendileriyle barışık olmaması. Sizde  çevrenize baktığınızda tek düze giyinen ve birbirini her konuda taklit etmeye çalışan bir sürü insan görmüyor musunuz?       Artık özgün olmaktan çok  İnsanlar sürekli birbirlerini takip ediyor biri ne yaparsa ötekide aynısını yapıyor. Bu zincir böyle uzayıp giderken büyük kitleleri de bu uzayıp giden zincire birer halka yaparak daha da büyüyor. Bu uzayıp giden zincirin adı ise ‘TEK DÜZELİK’ yani bir başka deyişle ‘SIRADANLIK’. Peki her insan bir birey olarak kendine has özel ve özgün iken neden bu tek düze olmaya çalışma çabası ? İşte asıl sorun insanların kendilerinin ne kadar özel olduğunun farkında olmaması. Her zaman o başkaları halk arasında ise ‘el alem’ , her zaman sizden daha iyilerdir değil mi ?  Aslında değildir ama herkes size bunu empoze etmiştir. Aileniz, arkadaşlarınız, çevrenizdeki herhangi birisi. kısaca farklı olmanıza kendiniz olmanıza hi

                                                          Merhaba arkadaşlar...                                        Ne kadar manidardır ki bu gün 29 Ekim  Cumhuriyet  Bayramı.. Yani düşünce özgürlüğünün bireye özgü olduğu ve her yerde bu düşüncesini  özgürce ifade etme yolunu açan tek rejim. Biz insanlar farklı din,dil, ırk da olsak hepimiz düşünen varlıklarız. Düşünmek içinde bilgi gerekir. Bilgi edinmek için okumak lazım. Günümüzün kronik sorunudur okumamak.Buradan yola çıkarsak  ne kadar tipik ne kadar robotik bir yaşamın içinde olduğumuzu göstermek istedim.. Aslında ne kadar karmaşık gibi görünse de birbiri ile ilintili yaşamın içerisinde sorgulanacak o kadar çok şeyin olduğunu gözden kaçırmamak lazımdır.. Bizler hepimiz özel yaratılmış varlıklar olup kendine  özel yetenek ve özelliklere sahip olduğumuzun farkına varabilsek birbirimize benzemek yerine hepimiz kendimiz oluruz.. Yani bir çeşitlilik yelpazesi  içinde yaşamak ve herkesin kendi istek ve arzuları doğrultunda elde