KİTAP ÖNERİSİ- OLAĞANÜSTÜ BİR GECE-STEFAN ZWEIG (YORUMUYLA BİRLİKTE)

     Stefan Zweing'ın kaleminden bir burjuva sınıfına ait, hayatını rahat ve refah içerisinde sürdüren ancak insani duygularından arınarak tamamen duyarsızlaşmış bir adamın bir gecede donuklaşmış dünyasının buzlarının nasıl çözüldüğünü ve varoluşa dair tüm iyi ve kötücül hislerin ruhunda kıvılcımlar çıkartarak hayatını yeniden alevlendirdiğini derinlemesine karakter analizleriyle ele alan Zweig'ın ünlü eserlerinden biri olan Olağanüstü bir gece bu haftanın kitap önerisidir.

Keyifli okumalar...

NOT: Kitap yorumu kısmı kitap hakkında ayrıntı ve ipuçları içerir.


KİTAP YORUMU

Yakışıklı, centilmen, zengin ve saygın, toplumun üst tabakasını temsil eden bir sınıfa ait bir adam...

İstediği her şeyi elde edebilen, istek ve arzularını paranın satın alabileceği dar çerçevede istediği gibi gerçekleştirebilen, çarpıcı zekasıyla ve kültürüyle, bilgisiyle bir çok kadının da dikkatini çekebilen, hiç bir konuda kaygısı olmayan bir adam...

Hayalleri, hırsları ve yaşam kavgası olmayan, kendine ait lüksün ve zevkin hüküm sürdüğü dünyasında yalnız başına hayatını sürdüren bu adam, zamanla bir çok olaya karşı hissizleşir. İçinde sevinç, hüzün, hırs, kaygı ve korku, heyecan gibi duyguların karşılaştığı olaylara rağmen oluşmaması ve bunu fark ettikten sonra kendini izlemeye başlaması sonucunda olaylar başlar. Aslında burada Zweig'ın dikkat çektiği konu, içinde bulunduğumuz çevrenin bizi ruhsal olarak nasıl yozlaştırdığıdır. İster Zengin bir burjuva olun, isterseniz fakir bir dilenci.Toplumun size biçmiş olduğu rol, zamanla sizi yozlaştırmaktadır. Topluma ait davranmak için en iyi çabayı gösterirken kendinizden bir şeyler kaybedersiniz ve içinde bulunduğunuz ortam sizin referansınız olduğundan kendinizi yanlış bir şey yapıyor olarak görmezsiniz. Her şey normal, sıradan ve olması gerektiği gibidir.

Kitaptaki karakterimiz de başka yaşayışlardan, hayatlardan habersiz, daima sabit olan çevresi, her zaman yemek yemeye gittiği aynı restaurant, görüştüğü aynı insanlar ve toplumun üst tabakası dışındaki diğer insanlara biçmiş olduğu roller ise avamlık, basitlik, bayağılık olduğundan, kendini bulunduğu toplum içerisinde olması gerektiği gibi var olduğunu ve hatta bir çok kişinin hayal ettiği bir hayatı yaşadığını zannetmektedir. Bu çerçeve içerisinden bakıldığında her şey normal ancak ruhundaki motonluk, hissizlik ve duygusal tepkisizlik ise rahatsız edicidir. İnsani duygularını yeniden kazabilmek için değer verdiği şeylerden vazgeçmek durumunda kalan karakterimiz, tekrardan toplum içerisindeki doğruları ve yanlışları sorgular ve okuyucuya sorgulatır.

Profesör Hanım